Ahmet Yoldaş

Ey Müslüman Liderler Neden Hâlâ Uyuyorsunuz, Uyutuluyorsunuz, Uyutuyorsunuz?

Bugün yüreğimde bir fırtına kopuyor, kardeşlerim. Bir yanda sevinç gözyaşları, öte yanda öfke dolu bir hıçkırık. Mutluyum, çünkü zulmün demir çemberini delen bir umut dalgası daha yükseldi Gazze sularında. Küresel Sumud Filosu, Mavi Marmara'nın kanlı mirasını omuzlayarak yola çıktı ve kısmen de olsa hedefine ulaştı.  Mikeno gemisi gibi bazı kardeşlerimiz, ablukayı yararak Gazze'ye 9 deniz mili kadar yaklaştı. Dünyaya "Sumud devam ediyor!" diye haykırdı. Ama üzgünüm, çünkü bu zaferin tadı yarım; Müslüman ülkelerin liderleri hâlâ o derin uykuda, cansız kınamalarla günü geçiştiriyorlar. Neden uyuyorsunuz, ey liderler? Yoksa bizi mi uyutuyorsunuz?

Bu soruyu sormak için, en derine inmeli. Ben Ahmet'im, sıradan bir yoldaş; ama kalbimde bir Şehit taşır: Ali Haydar Bengi, Mavi Marmara'da, 31 Mayıs 2010 gecesi, Filistin'e uzanan yardım eliyle vurulup şehit düşen o yiğit kardeşimiz. O, benim en yakın dostumdu. Kardeşimdi. Diyarbakır'ın tozlu sokaklarında büyüyen, El-Ezher'de ilim tahsil eden, Afrika'da kuyular açan, yetimhaneler kuran bir âlim.

Mavi Marmara'ya binerken demişti: "Bu gemi sadece ekmek değil, ümmetin onurunu taşıyor." İsrail komandoları uluslararası sularda saldırdığında, Ali Haydar direndi, dua etti ve şehadete koştu. O gece 10 kardeşimiz şehit düştü; dünya izledi, ama Müslüman liderler de, birkaç basın açıklaması, sonra sessizlik.

O günden beri 15 yıl geçti, yara taze. Ali Haydar'ın hatırasını yaşatmak için, Diyarbakır'da onun adını verdiğimiz bir medrese kurduk. Şehit Ali Haydar Bengi (Medresesi) Erkek Yatılı Kur'an Kursu olarak açtığımız bu güzel yuva, bugün yüzlerce talebeye ilim ışığı saçıyor. Onlar, Ali Haydar'ın yolunda yürüyor; Derslerde sumud ruhunu soluyorlar.  Adalet, Haklar ve özgürlükler. İnşallah, bu talebeler bir gün filolara biner, ablukaları deler. Ama bugün, o medresenin penceresinden bakınca, hâlâ aynı soru yankılanıyor: Liderler neden uyuyor?

Küresel Sumud Filosu, Ağustos sonlarında İspanya ve İtalya limanlarından yola çıktı; Yunanistan ve Tunus'ta mola vererek Gazze'ye doğru ilerledi. 44 gemide 500'e yakın aktivist, parlamenter, yardım gönüllüsü aralarında 56 Türk de var, 27'si İsrail tarafından alıkonuldu. Dün, 1 Ekim'de, İsrail donanması uluslararası sularda saldırdı; 21 gemi vuruldu, aktivistler Ashdod limanına sürüklendi. Bu, Mavi Marmara'nın tekrarı: Kanlı bir müdahale, uluslararası hukuk ihlali, ama sonuç?   Müslüman liderlerden ne var? Erdoğan'ın "vahşet, dehşet, müthiş" sözleri,   birkaç Arap ülkesinin kınaması hepsi kağıt parçası.

Neden ekonomik boykot yok? Neden diplomatik izolasyon? Neden ümmet birleşmiyor? Sumud, Arapça "sebat" demek; filo adını bundan aldı, çünkü Gazze direniyor, ama liderler sebat etmiyor.

Ey liderler, uyanın! Mavi Marmara'dan Sumud'a, bu filolar ümmetin nabzı. Ali Haydar gibi şehitler boşuna mı kanlarını verdiler? Medresemizdeki talebeler gibi, halk uyanık; sokaklarda, dualarda, eylemlerdeyiz. Sizse saraylarda uyuyorsunuz. Yoksa korku mu, menfaat mi uyutuyor sizi? Bu sessizlik, ihanet değil de nedir?

Sonuç mu? Çağrımız net:

Müslüman ülkeler, filoyu sahiplenin!

Aktivistleri serbest bırakmak için baskı yapın,

Ablukayı kınamakla kalmayın, kırın!

Halk olarak biz, sumud'u medreselerde, gemilerde, kalplerde yaşatacağız. Ali Haydar'ın ruhu, Gazze'nin çocuklarıyla birlikte direniyor ve bir gün, zafer dalgalarıyla uyanacağız.

Ey Rabbimiz, şehitlerimizi rahmetine erdir. Gazze şehitlerini,  Mavi Marmara şehitlerini ve Ali Haydar Bengi gibi yiğitleri cennetinde ağırla.. Gazze'ye selam olsun, zulme karşı sumudumuz daim olsun. Amin.