-
Nüsret Çiçek
Tarih: 24-07-2025 13:15:00
Güncelleme: 24-07-2025 13:15:00
Kirli demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan particilikte yalan söylemek, iftira atmak her zaman meşrudur ve de mayasının gereğidir.
Bu arenada maalesef it anasını bile tanımaz.
Ahlaksız, seviyesiz, kuralsız…
Merhum Erbakan hocanın tutuklattırma olayı Temel Karamollaoğlu’nun açıkladığı gibi değildir.
Hele de o sıralar hocanın evinde, bir sene her akşam saat sekizden 12’lere kadar davalarla ilgili çalışmalar yapıyorduk.
Temel beyi hiç görmedim.
…
Gerçek olan…
Kayıp trilyonlar adı altındaki davanın cezası kesinleşince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı hocaya bir seferlik infazı erteleme izni vermişti.
Olay, ikinci bir altı ay daha infazın ertelenmesi üzerinde yoğunlaşıyordu.
Hocanın özel kalem müdürü Mehmet Karaman bir sabah beni telefonla arayarak, “Polisler hocayı almaya geldiler” deyince, olaya ben de müdahil olmuş oldum. Aynı zamanda hocanın vekâletini de üstlendim.
İnfaza bakan başsavcı vekili birlikte mesaimiz olan arkadaşım, ikinci altı ay izin vermesi için çokça rica ettimse de olmadı.
Sıkıştırınca bana söylediği, “Kanser olan eşimin tedavisi için Diyarbakır’dan Ankara’ya tayin istedim Şevket Kazan yapmadı, Polatlıya tayinim çıktı, hastanelere git gel eşimin ölüm acısı hala yüreğimde.
Şimdi sıra bende, kusura bakma izin vermiyorum.”
Kesti attı.
Hukuken tek yapabileceğim, savcının ret kararını infaz hâkimine götürmekti.
O da infaza başlanmadığından yetkim yok diyordu.
Mesai bitimine kadar başında durdum rica ettim.
“Ver bir karar, yaşlı başlı hoca cezaevine girerse ülkenin ayıbı olur” dedimse de hâkim, yetkim yok edemem diyerek ayrıldık.
…
Ertesi sabah Yaşar Gürkan’la kararı almaya gitmiştik. Yapamam diyen hakim gece ne düşünmüşse sağ olsun talebimizi kabul etti.
Hoca altı ay daha cezaevine girmeyecekti.
Geriye bir şey daha kalıyordu…
Başsavcı vekilinin itiraz etmesi halinde ağır ceza infaz hâkiminin kabul kararını yetkisizlikten kaldıracağını bildiğimden başsavcı vekiline itiraz etmemesi için arkadaşlık ağırlığımı koydum o da etmedi.
En azından bu kadarını yapmış oldu.
Hocaya erteleme kararını uzattığımda rahmetli nasıl sevinmişti.
” Hakim bey sen çok büyük adammışsın bunu kutlayacağız” demişti fakat zaman yetmedi. Mekânı cennet olsun…
…
Şimdi gelelim tutuklattırma işine.
Yakalama, infaza bakan Başsavcı vekilinden çıkmıştı, Başbakan Erdoğan’la alakası yoktu. Keza devreye girmiş olsaydı bile başsavcı vekili dediğini yapmayacağını çok iyi biliyordum.
Erdoğan’a da Mal varlığı davasını o savcı açmıştı.
O da ayrı bir hikâye.
…
O tarihte Adalet Bakanı Cemil Çiçek.
Burnundan kıl aldırmıyordu.
Görüşmüyordu bizimle.
Açıklamalarının mürekkebi kurumamıştır.
“Yapacak bir şey yok, Hoca ya parayı ödeyecek veya hapse girecek” diyordu.
Bu arada cezaların infazı hakkındaki kanun değişikliğini Erdoğan hükümeti yapınca Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, veto etmişti.
Aynı kanun ikinci defa meclisten geçti.
Onu da CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Anayasa mahkemesine götürdü.
Oradan da bir sonuç çıkmayınca hocanın cezasını Erdoğan hükümeti affetti.
“Erbakan hocayı Erdoğan tutuklatacaktı” diyen Temel Karamollaoğlu, siyasi arenada Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alarak hocasının ruhunu şad ettiğini söylemiyor. Dedik ya, demokrasi kirli felsefe oyunu, kim baskın çıkarsa o doğrudur, haklıdır.
23.7.2025 Emekli. Hâkim Nusret Çiçek